TASAVVUF GERÇEĞİ

E. Nazif Gürdoğan [email protected]
12.02.2001

Türkiye'de "Tek parti" döneminde dergahlar tekkeler ve zaviyeler kapatılarak, tarikatlerin çalışmalarına hukuken son verildi. Ancak bu yasaklama Anadolu'da tasavvuf geleneğinin varlığını sürdürmesine engel olmadı. Çünkü dergahlar geçmişden bugüne devlet dayatmacılığına karşı insanların sığındığı en güvenli ocaklar oldular. Ayrıca bu kuruluşlar, hoşgörü içinde birlikte yaşama kültürünün de ana kaynağını oluşturdular. Geçen cuma Kanal 7'de Ahmet Hakan Coşkun'un hazırlayıp sunduğu, benim de katıldığım "İskele ve Sancak" programında "Tarikat Gerçeği" değişik açılardan ele alınarak, enine, boyuna ve derinlemesine konuşuldu. Türkiye'de özellikle Cumhuriyet dönemindeki gelişmeleri anlama yolunda önemli konuşmaların yapıldığı toplantı beş saat sürdü.

Tasavvuf'un bütün boyutlarıyla konuşulmaya çalışıldığı toplantıya Mehmet Şevket Eygi, Raşit Küçük, Süleyman Uludağ, Korkut Özal, Hayrettin Karaman, Osman Türer, İrfan Gündüz ve Mustafa Kara katıldı. İslam kültürü Kelam, Fıkıh ve Tasavvuf olarak üç farklı açıdan ele alınarak incelenir. Bu alanlar, birbirinden bağımsız olmayan ve kaynağında Kur'an ve Sünnet bulunan bir bütündür. İslam, dünya ve ahireti birlikte kucaklayarak, insanı görünen ve görünmeyen hayatta, kurtuluşa götüren bir değerler bütünüdür. İslam tarihi içinde tasavvuf'tan ne zaman, nasıl söz edilmeye başlanılırsa başlanılsın, amacı hayatın her aşamasında Hz. Peygamber'i örnek alarak, onun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Tasavvuf'ta son hedef, Hz. Peygamber'i ve onu sevenleri herkesten daha çok severek, Allah'ın sevgisini kazanmadır. Yunus'un formüle ettiği "Sevelim sevilelim" ilkesi, tasavvufun özüdür. Çünkü, kim olursa olsun, herkes sevildiğince büyüktür. Allah tarafından sevilen ise, herkesten büyüktür.

Muhammed Hamidullah Hoca Erzurum'da bulunduğu yıllarda yaptığı bir konuşmada "Vahdet-i vucud gibi konular, tasavvufun entellektüel boyutlarıdır. Tasavvufta önemli olanın az yemesini, az uyumasını, az konuşmasını ve karşılık beklemeden vermesini öğrenmektir" demişti. Bunun için, Anadolu'da tasavvufun "bilme"nin değil, "yapma"nın yolu ve yöntemi olduğu sürekli vurgulanır. İskenderpaşa Dergah'ıyla ilgili İngiltere'de doktora çalışması yapan Emin Yaşar Demirci, Ahmet Bilgili, Kemal Kahraman ve Yusuf Yazar'la, sözkonusu programı değerlendirirken "Bundan böyle tasavvuf kişilerden değil, kitaplardan öğrenilecek" dedi. Günümüzde tasavvuf istismar edilen alanların başında geliyor. Kötü niyetli insanların elinde istismar edilmeyecek hiçbir şey yok. Hz. Peygamber'in sağlığında bile, peygamberlik iddiasında bulunanlar çıktı. İstismar ediliyor diye, bir kurum toptan reddedilmeli. Tasavvufun doğrusu olmasaydı, yanlışı da olmazdı.

içindekiler | ana sayfa