HA SÜLEYMANİYE, HA EYÜP SULTAN

Hasan Karakaya

Akit


Olmuyor işte... Bir noktadan sonra, “diyalog” çabaları da sonuç vermiyor, “uzlaşma” çağrıları da!.. “Yol ayrımı”na geldiğinde, herkes “kendi tavrı”nı koyuyor ortaya!.. Evet, olmuyor; “Katran”ı, ne kadar eritirsen erit, bir türlü “şeker” olmuyor!.. Cinsini sevdiğimin adamları, sonunda yine “cins”lerine çekiyor! Ne olurdu sanki; Es’ad Coşan Hocaefendi; Eyüp Sultan Camii’ne değil de Süleymaniye Camii’nin bahçesine defnedilseydi?.. N’olurdu? “Rejim” mi yıkılırdı?.. Yoksa “laiklik” mi giderdi elden?...

TARİKATÇILARA PRİM Mİ?

Öyle bir “hava” estirildi, öyle bir “korku” pompalandı ki kamuoyuna; sanki “şeriatçı bir kalkışma” vardı ortada!.. Sanki; “Tarikatçılar” ele geçiriyordu Türkiye’yi!.. Günlerdir; Ne kadar dinsiz, ne kadar donsuz ve ne kadar namussuz taifesi varsa, “Bremen Mızıkacıları” gibi hep bir ağızdan bağırdılar: “Süleymaniye’ye gömülmesin!” Solcusu, Mao’cusu, ateisti, marksisti “ağız birliği” etmişçesine; gazeteleri ve televizyonları kanalıyla bir “cenaze”den duydukları korkuyu pompaladılar kamuoyuna: “Şeriatçılara prim!” “Tarikatçılara taviz!” Ve malûm son: Cumhurbaşkanı Sezer, imzalamadı kararnameyi!..

İyi de, ne oldu imzalamayınca?.. Ortada mı kaldı Es’ad Hocaefendi’nin naaşı?.. Hiç kimse sahiplenmedi mi?.. Tam aksine... Yüzbinler katıldı “cenaze namazı”na!.. Milyonlar uğurladı onu son yolculuğuna!.. Gördünüz mü dünkü “cenaze merasimi”ni?.. Gördünüz mü o mahşeri kalabalığı?.. Duydunuz mu “Allahüekber” nidalarını?.. O halde; değişen ne?.. Neymiş; Süleymaniye olmasınmış... İyi de, ne oldu Süleymaniye olmayınca?.. Şeriatçılar, tarikatçılar, cemaat ve topyekün dindarlar “hezimet”e mi uğradılar? Eğer öyleyse; Bilumum “dinsiz” ve “donsuz” taifesinin istediği oldu diye, onlar “zafer” mi kazandılar?.. Süleymaniye’ye defnettirmediler diye, başları göğe mi erdi? Yani; “Dinsiz”liğin, “donsuz”luğun, marksizm ve ateizmin zaferi midir bu?.. Eğer öyle görüyorlarsa; “Kına” yaksınlar münasip yerlerine!.. Çünkü, dedikleri oldu!.. Koskoca Cumhurbaşkanı, milyonlardan oluşan “cumhur”a değil, bir avuç “soytarı”ya boyun eğdi!..

DİN İSTİSMARI

Ne var ki; Olayın farklı bir boyutu var... Nasıl ki bizim “şer” gördüklerimizde “hayır”, hayır gördüklerimizde de “şer” varsa, bu olayda da “hayır” olduğu kanaatindeyim... Evet; Cumhurbaşkanı Sezer; bir avuç dinsiz/donsuz taifesinin “kuru gürültü”süne boyun eğip, imzalamadı kararnameyi!.. Bu yüzden de; Es’ad Hocaefendi’nin cenazesi Süleymaniye haziresine değil de, Eyüp Sultan Kabristanı’na defnedildi. Diyeceksiniz ki; “Hayır” bunun neresinde?.. Bence, bunda da bir hayır var... Düşünün hele: Es’ad Hocaefendi’nin bir ömür boyu hizmet verdiği ve uğruna canını verdiği “hizmet alanları”nın hemen hepsinin önü, bu iktidar tarafından kesildi!.. Kur’an Kursları kapatıldı! İmam-Hatip Liseleri’nin köküne kibrit suyu döküldü! Bununla da yetinilmeyip; “Allah’ın emirleri”nin öğretildiği bu okullarda, Allah’ın bir emri olan “başörtüsü” yasaklandı!.. Sadece İHL’lerde değil; Aynı şekilde “İlâhiyat”larda da yasaklandı başörtüsü!.. Görüyorsunuz işte; Binlerce öğrenci, başlarındaki “örtü” yüzünden derslere de alınmıyor, sınavlara da!.. Günlerdir kapılarda bekletiliyorlar! Üstelik; “Başörtülü” kadınlar, “evcil hayvanlar” ile aynı muameleye maruz kalıp, “kamu tesisleri” ne de alınmıyorlar!..

Peki, kim yapıyor tüm bunları?.. Elbette, mevcut iktidar!.. Bu “ceberrutluk”ları dolayısıyla da, sürekli puan kaybediyor, sürekli düşüyor halkın gözünden!.. Ama aynı iktidar; Es’ad Coşan Hocaefendi’nin naaşının Süleymaniye Haziresi’ne defni konusundaki bir müracaatı alelacele imzaya açıyor ve kararname hazırlıyor!.. Peki; Es’ad Hocaefendi’yi çok sevdikleri için mi?.. Onun “hizmet”lerini takdir ettikleri için mi? Ona “sempati” besledikleri için mi?.. Elbette hayır!.. Gayet iyi biliyorlar ki, Es’ad Coşan Hocaefendi’nin bu ülkede “özel bir yer”i vardır. Biliyorlar ki; “Sevilen” ve “saygı” duyulan bir zattır!.. Biliyorlar ki; Oldukça büyük bir “cemaat”tir!.. Yani; “İyi bir oy deposu”dur!.. O halde, onun vefatı, “oya tahvil” edilmeli, bu fırsat kaçırılmamalıdır!.. Ve ayrıca; Halkın gözünde kaybedilen “itibar” da, belki yeniden kazanılabilir!..

TÜM YERYÜZÜ KABİR!

Tabiî, tüm bunlar; Cumhurbaşkanı Sezer’in, bir avuç “dinsiz-donsuz taifesi”nin etkisi ve baskısı altında kaldığı gerçeğini değiştirmez!.. Ama; “Madalyonun öteki yüzü”ne bakıldığında, olayın bir de bu yönü çıkıyor ortaya!.. Haa, şu da var: Es’ad Hocaefendi’nin Süleymaniye Camii haziresine değil de, Eyüp Sultan Kabristanı’na defnedilmiş olması, düşürmüş müdür “değer”ini?.. Asla!.. Çünkü; her Müslüman bilir ki, tüm yeryüzü bir “ibadetgâh”tır!.. Tüm yeryüzü; Hem “mescid”dir hem de “kabir”dir Müslüman için!.. Alın işte; Es’ad Hocaefendi’nin kendisine “komşu” olduğu Eyüp Sultan Hazretleri de, taa Hicaz’ dan kalkıp gelmedi mi buralara?.. “Hizmet” için geldiği İstanbul, ona “kabir” olmadı mı? O halde; Süleymaniye olmamış, ne gam!.. Onun Eyüp Sultan gibi bir “komşusu” var şimdi. Allah; Birbirini seven insanları Cennet-i Âlâ’sında da “komşu” eyler inşallah!.. Mekânın “cennet” olsun Hocam... Cenab-ı Hak, bizi de; sana ve Peygamber’ine “komşu” eylesin!.. Aslolan bu... Gerisi, lâf-ı güzaf..


içindekiler | ana sayfa