MERKEZİN DEĞERLERİ

E. Nazif Gürdoğan

13.02.2001 Yeni Şafak


Siyasal sistem ister “tek” isterse “çok” parti yönetimi olsun, her ülkede yönetenler yönetilenlerin ana değerlerini bilmek zorundalar. Çünkü ülke yönetiminde, toplumun merkezindeki değerler belirleyici bir işlev yüklenir. Bütün dünyada hükümetler, kamuoyunun tepkisinden çekinirler. Bunun için hiçbir hükümet merkezin değerlerini yansıtan kamuoyunun tepkisine duyarsız kalamaz. Geçen cuma günü toprağa verilen Prof. Dr. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin namazı için Fatih ve Eyüp camilerindeki katılımın çok büyük olması, değişik yorumlara yol açtı. Rahmetli Özal’dan bu yana, Türkiye ilk defa böylesine büyük bir cenaze namazı gördü. Onun son yolculuğuna bütün bir Anadolu katıldı. Kuşkusuz katılanların hepsi İskenderpaşa Dergahı’nın bağlıları değildi.

Ancak bu büyük katılım, Anadolu insanının Özal gibi, Coşan’ı da gönülden sevdiğini ve onlarda kendilerini bulduklarını gösteriyordu. O gün Fatih ve Eyüp’te seküler partilerin dışındaki bütün siyasi partilerin yöneticileri, temsilcileri ve seçmenleri vardı. Türk toplumunun merkezi İstanbul’daydı. Merkezi ve merkezin değerlerini onlar temsil ediyordu. Türkiye’de yeni bir siyasi oluşumun ya da mevcut partilerde yeniden yapılanmanın başarısı, merkezin değerlerini benimseyip benimsememesine bağlı. Belirleyici olan uçlar değil, merkez. Türk toplumunun merkezinde, Yunus, Fatih, Mevlana, Ahmet Yesevî, Sinan, Fuzulî ve Cevdet Paşa var. Merkezin değerleri yüzyılların içinden süzülerek oluştu. Çünkü bir toplumun merkez değerlerinin oluşması yüzyıllar ister. Merkez değerlerin yerine seküler değerler ikame edilebilseydi, Sovyetler Birliği’nde edilirdi. Bütün dünyada seküler değerlerin, merkezdeki değerlerin yerini tutmadığı görüldü.

Türkiye ciddi bir değişim ve dönüşümün arefesinde. Geçmişte olduğu gibi, ya merkezin değerlerini benimseyecek ya da bugün olduğu gibi krizden krize sürüklenecek. Türkiye’de bir “ekonomik” ya da “siyasi” krizden daha çok bir “zihniyet” ya da bir “kültür” krizi yaşanıyor. İktidar ve muhalefet partileri merkezin değerlerine uzak durarak, merkezin desteğini alacaklarını sanıyorlar. Oysa merkezin değerlerinden uzaklaştıkça, seçmenin değerlerinden de uzaklaşılır. Bu yüzden, kamuoyu yoklamalarında hiçbir siyasi partiyi desteklemeyenler, en büyük parti oluyor. Türkiye’de başta siyasi partiler olmak üzere her kurum ve kuruluşta, merkezin değerleri doğrultusunda yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Çünkü merkezden uzak olan farkında olmadan seçmenden de uzak olur. Seçmensiz siyasi parti olmaz. Türkiye’nin geleceğini merkezin değerleri belirleyecek.

içindekiler | ana sayfa