GÖRÜNMEYEN ÜNİVERSİTE BİR HOCASINI DAHA YOLCU ETTİ

Abdurrahman Dilipak

15.02.2001 Akit


Es’ad Efendi’nin Avustralya’daki son gayreti, internet yolu ile eğitim verecek bir akademinin kurulması idi. Yani irticayı(!) sibernetikle buluşturmaya çalışıyordu.

Zaten İskenderpaşa öteden beni ilme, sanata, hikmete büyük önem verdi. Onun için dergahtan çok sayıda bilim adamı, siyaset adamı, bürokrat yetişti.

Özal ailesi de bu dergah-tan geçmişti. Turgut Özal’ı son yolculuğuna Es’ad Efendi uğurladı.

Bu dergah belki de onbinlerce, hatta yüzbinlerce gencin okumasına vesile olmuştu. Onun için bu dergaha “Görünmeyen Üniversite” de denir.

Zaten Mehmed Zahid Kotku da meslek olarak bir öğretmendi.

Es’ad efendi basın yayın, eğitim, turizm, sağlık alanlarında birçok müesseseleri hayata geçirdi. Bunların çoğu 28 Şubat’ta yara aldı ve Es’ad Efendi de faaliyetlerini çok uzak diyarlara taşıdı.

Neyse ki internet vardı. Dostları ile internet üzerinden ilişkisini sürdürdü. Kasetleri, radyolardaki sohbetleri ile sesini duyurmaya devam etti.

Son dönemlerde sanal bir yurt edinmişti. İnternette tüm cemaat bir araya getirmeye, şeffaf ve açık bir eğitim networku kurmaya hazırlanıyordu. Burada Kur’an talimi yapacak, dünya hayatına ilişkin, ilahi rızaya dayalı bir sohbet-ders meclisi oluşturacaktı.

Bazı medya kuruluşları, onu “silahlanmaya teşvik ettiği” gerekçesi ile eleştirdiler. Hatırlıyorum, Özal’ın Tretoryal savunma birlikleri oluşturulması ve kırsal alanlarda silahlı sivil savunma timleri kurulmasını tartıştığı günlerdi. Karadeniz’de av tüfekleri imalatına teşvik uygulanıyor ve böylece Karadeniz ekonomisinin canlandırılması ve buralardaki kaçak silah üretiminin legal hale getirilmesi açısından değil, aynı zamanda ihracat kapasitesi açısından da doğru bir tercihti.

Tam da Başbağlar olayının yaşandığı günlerdi. Devlet bizzat kendisi kırsal alandaki  köyleri silahlandırmaya başlamıştı. Es’ad Efendi de o günlerde bu politikaya destek verdi. Bugün, bu iyi niyetli girişim başka türlü değerlendirilmek sureti ile cemaat mahkum edilmeye çalışılıyor.

(...)

Sonuçta bugün İskenderpaşa cemaatı bir kez daha öksüz ve yetim kaldı. Dilerim bu yeni durum onlarda umutsuzluk doğurmaz. Hatta Es’ad Efendi’nin temsil ettiği manevi mirasa daha sıkı sarılarak, üzerlerindeki yorgunluk ve yılgınlıktan kurtulup sıçrarlar.

İskenderpaşa’nın geleceği, öteki kardeş hareketleri için örnek olacaktır. Bu açıdan cemaat bu imtihandan alnının akı ile çıkmak durumundadır. Kolay ve ucuz çözümlerden kaçınarak güzel bir örnek olunmalıdır.

Es’ad Efendi’yi çok eskilerden beri tanıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine ve sevenlerine ise sabr-ı cemil, yaralı kardeşlerime de acil şifalar diliyorum.

Hepimiz bir gün geldiğimiz yere döneceğiz ve bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati öte dünyada bize gösterilecektir.

Demir almak günü gelmişse zamandan, kim ne diyebilir ki!

O kendine “gerici” diyenlerden yüzbin kat daha ileride idi. Siber-uzay çağının özgür üniversitesini kurmaya çalışıyordu. Dilerim talebeleri bu görevi bir vasiyet kabul ederler.

Selam ve dua ile.

içindekiler | ana sayfa