MANEVİYATÇI PROFESÖR

Maruf Özülkü

6.2.2001- Yeni Asya

İskenderpaşa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan gurbet elde hizmet ederken dar-ı bekaya irtihal etti. 28 Şubat postmodern sürecinin geldiğini ilk farkedenlerden biri olan Prof. Dr. M. Es’ad Coşan, Avusturalya’ya yerleşmişti. Türkiye’de olgunlaştırdığı hizmetlerini artık buraya taşımak niyyetinde idi. Nitekim güzel neticeler de elde etti. Son olarak Dobb’a bir cami açılışına giderken Sidney yakınlarında meydana gelen bir trafik kazasında damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel ile birlikte vefat etti. 

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan, Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin halefi idi. Kotku Efendi ise Abdulaziz Bekkine Efendi’den vazife almıştı. Adına önceleri Gümüşhanevi Dergahı denilen Nakşi tarikatının günümüze ulaşan bir silsilesi idi bu isimler. Ziyaeddin Gümüşhanevi’den ismini alan bu dergah birçok bakımdan diğer tarikatlardan ayrılıyordu; Hayatın sosyal yönleriyle ilgileniyorlardı, devlet ile, siyaset ile teknoloji ile irtibatları vardı.

İSKENDERPAŞA’DA ÜÇ FARKLI TARZ

Silsilenin son üç isim Abdulaziz Bekkine, Mehmed Zahid Kotku ile Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan birbirinin devamı olmasına rağmen tarz olarak birbirinden farklılıklar arzediyordu. Birincisi (Abdülaziz Bekkine), Cumhuriyet’in malum zor yıllarında tarikat hizmetlerini bir süre toprağın altına saklamıştı. Bu vakti gelince yeniden yeşermek olarak yorumlanıyordu. İkincisi (M. Zahid Kotku), özgürlüklerin kısmen estiği bir dönemde görev almıştı. Yaptıkları arasında, Mehmed Şevket Eygi’ye gazete çıkarma, yayıncılık, Gümüş Motor ve en önemlisi siyasi hayata parti kurdururak katılmak (MSP) gibi günümüze de yansıyan girişimler olmuştu. Üçüncüsü yani merhum  Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan ise, kendisinden önceki bu isimlere benzer yönlerinin çok olmasına rağmen farklı tarzlara yöneliyordu. Kamuoyu onun ismini en çok dönemin RP lideri Necmettin Erbakan ile yollarını ayırırken duydu. Erbakan tarzı siyasetin başarılı olama-yacağını vurguluyordu. Cemaatin bundan sonraki siyasi tercihi MSP dışındaki siyasi oluşumlara kayıyordu. Turgut Özal’ın ANAP’ına bu dönemde sıcak bakmaya başladılar. Zaten Özal’lar ailece bu dergaha bağlıy-dılar. Hafize Özal ile Korkut Özal cemaatin açıktan birer ferdi idi.

YENİ ALANLARA YÖNELDİ

Es’ad Coşan Hocaefendi, İskenderpaşa Cemaati’ne birçok değişiklikler getirmişti. Kur’an tefsiri ve Hadis sohbetlerine özel önem veren Coşan, eğitim ve sağlık kurumlarının arttırılmasını istiyordu. Kreş, kolej gibi kurumlar peşpeşe açıldı. Bunun için önemli atılımlar yaptı. İstanbul’un güzide sağlık kuruluşlarının bazısının altında onun imzası var. Omun döneminde cemaat radyo, tv ve gazete yayıncılığına girişti.
Pazar günleri ikindiyi müteakkiben Fatih İskenderpaşa Camii’nde yaptığı sohbetler 28 Şubat’ı haber veren günlere kadar sürdü. Bu sohbetlerde Kur’an ve Hadis dersleri veren Hocaefendi, cemaatin sorularına da mukni cevaplar veriyordu.

MAKALAT’I TÜRKÇEYE KAZANDIRDI

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan’ın ilmi olarak iki kimliği vardı; Edebiyatçı ve ilahiyatçı. İlahiyat doçentliği ünvanını aldığı eser ise, Hacı Bektaş-ı Veli’nin ünlü ‘Makalat’ eseri ile ilgiliydi. Makalat’ı ilk kez Türkçe’ye çevirmiş ve şerh etmişti. Bir kısım çevrelerin Alevilik adına istismar ettiği bu büyük zatın ehl-i sünnet akidesine ne denli bağlı olduğunu, dört halifeye nasıl hürmet ve muhabbet beslediğini, İslâm’ın temel esasları için nasıl gayret gösterdiği Makalat’ta net biçimde anlatılıyordu. Makalat’ı bilmeden ‘Makalatçı’ kesilen, Hacı Bektaş’ı bilmeden ‘Hacı Bektaşçı’ kimliğe bürünen ve kendisine Alevi diyen çevrelere en güzel cevap oluyordu bu çalışma.

ASRIN İDRAKİNE ÖNEM VERİRDİ

Bir diğer özelliği ise, İslâmiyeti asrın idrakine anlama ve anlatma zaruretine olan inancı idi. Mesela bir sohbetinde kendisine kadınların çarşaf giyme zorunluluğunun olup olmadığı sorulmuştu. Bildiğim kadarıyla merhum, “İslâmda örtünme emri vardır ve şekli-sınırları açıklanmıştır. İlla simsiyah kara çarşaf giyilecek diye birşey yok” mealinde cevap vermişti. Peygamber Efendimiz’in sünneti olan sarık ve sakal konusunda da itidali tavsiye ediyordu. Sakalın sadece sünnet ve şeaire olduğunu vurgular, bakımsız ve rahatsız edecek ölçüde uzun bırakmanın zararlı olduğunu anlatırdı. Sarık ve tekke konusunda da aynı ölçüye uyardı. Kendisi çoğu kez başı açık idi.

 İMAN VE İTTİHAD’I VURGULARDI

Prof. Dr. Coşan’ın diğer bir özelliği, Müslümanlar arasındaki iman kardeşliğine özel bir önem vermesi idi. Gereksiz tartışma ve polemiklere girmeden, bütün dikkatini kendi hizmetine yönelten merhum, herkese de bu çağrıyı yapmakta idi. Özellikle siyasilere bu anlamda yaptığı çağrılar bilinmektedir.
14 Nisan 1938’de Çanakkale’nin Ayvancık ilçesinde dünyaya gelen Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan, ardından sevenlerini Türkiye ve Avusturalya’da yaptığı büyük hizmetleri bırakarak, Hakk’a yürüdü. Onlar vuslata ererken bizim bu dünya cenderesinde daha çekeceğimiz var besbelli. Cenab-ı Erhamur-Rahimin’den rahmet, mekanının cennet olmasını niyaz ederken, ardından hizmetini yürütecek çilekeşlere, sevenlerine sabr-ı cemil diliyorum. ”Dünya bir penceredir/Her gelen baktı geçti...”


 içindekiler | ana sayfa