PROF. ES’AD COŞAN HOCAEFENDİ

Hüseyin Üzmez

Akit


Ötedenberi adını duyardım. Her Ehlullah’ı sevdiğim gibi, onu da yürekten severdim. Lutfedip benimle görüşmek istiyordu. Bana haber saldı. Kaç defa niyet ettimse, nasip olmadı. Sonra bir gün Ankara’ya geldiğini söylediler. Sık sık gelirlermiş. Günlerden perşembeydi. “Yarın Cuma namazını Elif Sitesi’nde kılacak” dediler. “İnşallah mutlaka geleceğim” dedim. Kendileriyle hiç yüz yüze karşılaşmamıştık. Gazetelerde ve TV’lerde de görmemiştim. (Bizim Ismail Nacar dışında) Onu yakIndan tanıyan herkesten, büyük bir insani kâmil oldugunu dinlemiştim. Özellikle Muhsin Yazicioglu kardeşim sık sık kendilerinden sitayişle bahsederdi.

Görüşeceğimiz günün gecesi bir rüya gördüm: Es’ad Coşan Hocaefendi, Hz. Şeyh Şamil kılığın-daydı. Elinde asâ gibi bir kalem, göğsünde çapraz fişeklik, başında kırçıl bir kalpak, sırtında siyah pelerin, belinde çok uzun ve parlak bir kılıç vardı. Boyu da Hz. Şeyh Şamil’inki kadar uzundu.

Ertesi gün heyecanla camiye koştum. Arka saf-larda namaza durdum ve erken çıktım. Merdiven-lerin dibinde bekliyordum. Yanımda talebeleri vardı, Hoca’yı tanıdığımı sanı-yorlardı. Çok şükür onların tanıştırmalarına hiç lüzûm kalmadı. Daha görür-görmez tanıdım. Rüyada gördüğüm adamdı. Hemen merdivenlere koştum. Birkaç basamak çıktım. Elini öpmek istedim. Vermedi. Beni kucakladı. Bağrına bastı. Sevinçten sarhoş gibi olmuştum. Aydınlık ve nurlu yüzü bana rüyamda gösterilen Allah Dostu’yla beraberdim. Bu az mutluluk muydu? Yüzü tam rüyada gördüğüm gibiydi. Ama boyu biraz kısaydı. (Demek ki bana manâ âlemindeki boyunu göstermişler diye düşündüm) Kucaklaşırken o benden bir basamak yukarda duruyordu. İçimden boyunun kısalığı geçer-geçmez: “Hüseyin Üzmez’le aynı hizaya gelmek için iki basamak yukarda durmak lâzım” dedi.

Yine içimden: “Haşâ... Ben Ehlullah’ın ayak turabı olamam... Ben nerenin itiyim?” diyordum. Kerameti evliya elbet haktır. Ancak o halin zuhurunu belki kendileri de fark etmezler. O Allah’ın kullarına bir ikramıdır. Kulun elinde ne var? Ancak Allah dilerse, bütün sır ve manâ kapıları kullara açılabilir. Ben böyle inanıyorum. Ne hikmettir bilmem amma... Rastladığım her büyükten de keramet görüyorum. Sanki Rabbim bana: “Bu zat Benim velimdir. Onun hakkında suizana düşme” diyor. Buna sevineceğim yerde üzülüyorum. “Demek ki benim buna ihtiyacım varmış” diyorum. Ve iç alemimi tekrar tekrar gözden geçiriyorum. Yine öyle olmuştum.

Ama üzüntüm uzun sürmedi. Elif Sitesi’nde tertemiz bir Müslüman evine gittik. Orası damadının eviymiş. (Acaba kendileriyle Hakk’a yürüyen damadı o mu? Bilmiyorum) Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok kardeşim de yanımızdaydı. Birkaç kişi daha vardı. Bir-iki saatlık kısa bir süre içinde, Rahmetli Es’ad Coşan Hocaefendi, o manâ, hikmet ve ihlâs dolu sohbetiyle, bizi adeta Cennetlerde dolaştırdı. Sonra bir daha karşılaşamadık. Ama o günü hiç unutmadım. Sık sık benim gibi beş para etmez bir adamı, dualarında unutmadığı haberlerini alıyordum. Allah izin verirse, önümüzdeki Kurban Bayramı’nın ikinci günü sırf onun elini öpmek ve duasını almak için tâ Avusturalya’ya gidecektim. Ben ki Türkiye’de uçak olan yerlere bile gidemiyorum. Avusturalya uçakla 26 saatlik yol... Keşke oradaki kardeşlerim beni anlasalar da, davet israrindan vazgeçseler... Alâkalarina çok teşekkür ederim. Öyle görülüyor ki, Avusturalya bana çok aci verecek. Belki formumu da bulamayacagim. N’olur beni affetseler!..

Bir gün yeğenim Ümit Göktürk, Es’ad Hocefendi’nin bir konferansına gitmiş. Herkes elini öperken, o da öpmüş ve: “Ben Hüseyin Üzmez’in yeğeniyim” diye kendini tanıtmış. Hocaefendi Ümit’i hararetle bağrına basarak: “Sende Hüseynim’in kokusu geliyor” demiş. Ahhh!.. Keşke onlarin bu teveccühlerine zerre kadar layik olabilseydim.

 Ömür Defteri’nin kapanması bile Allah Resulü’nkine ne kadar benziyor? Aleyhisselatü Vesselâm Efendimiz de 63 yaşinda Darubeka’ya intikal buyurmamış mıydı? Hocaefendi yurtdışına İslâm’a hizmet için gitmişti. Diyari gurbette cihad yaparken mübarek ruhunu teslim etti. Öz vataninda zulüm gördü. Içimden bir ses, yalniz bunlar degil bunlara benzer daha yüzlerce sebepten dolayi, “Hocaefendi şehiddir!” diye haykırıyor gibiydi. Allah öyle bir sonu hepimize nasip eder İnşallah... Yakınlarına, sevenlerine, ailelerine, bütün mü’minlere ve İslâm Âlemine Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum. ve gözyaşları içinde yalvarıyorum: “Dünya ve ahirette Allah bizi velilerinden ve dostlarından ayırmasın!” diyorum.


içindekiler | ana sayfa